28 Haziran 2009 Pazar

CENNET


Cehennem üzerine kurulmuş sırat ile geçilen gizemli hayat.
Hz. Adem’in yasak ağacın meyvesinden yediği için dünyaya gönderildiği adres…
İçinde bulunan bitki ve ağaçların gölgesiyle kaplanmış yerle gök arası geniş bir meyvelik bahçe.
İman edip sâlih amel işleyenlerin ebedî âlemdeki makamı…
Rablerinin huzuruna suçlu olarak varmaktan korkanların ve nefsini hevasından arındıranların konağı.
Allah’ın rızasını kazananlar için mükafat olarak hazırlanmış hoş bir mekan.
.
Altlarında ırmaklar akar Adn cennetlerinin, orada İrem ve Gesi bağlarını mecazda bırakarak çekirdekli ve çekirdeksiz üzüm bağları ve asmalar vardır. Asmalı konaklar vardır içinde huriler oturan. Mü’minler pınar başlarında yüzerler Naim cennetlerinde… Hüsna cennetinde görür Allah’ın kulları Rablerini… Dolunaya bakar gibi temaşa ederler yaratıcılarını… Kimisini aşk-ı Hak almış durur… Kimisi Tur’da Rabbinin tecellisini gören Musa gibi olur. Kimisi kılıçların gölgesinde gelmiştir Cennet’e, kimisi anasının rızasını alarak varmıştır selam yurduna… Kimisi sabır sayesinde giymiştir ipek elbiseyi. Kimisi altın kâseden içmiştir Kevser’i…
Peygamberlerin davetine uyarak iman edip, dünya ve ahirete ait işleri, kulluk vazifelerini elden geldiği kadar güzel bir şekilde yapan temiz ve müttakî kişiler için hazırlanmış bir huzur ve saadet yurdudur. Kısaca ahiretteki nimetler yurdunun adıdır.
Kur'an-ı Kerîm ve hadis-i şeriflerde Cennet, çeşitli şekillerde tasvir edilmiştir. Bilhassa Kur'an-ı Kerîm'de ağaçları altından ırmaklar akan Cennetler şeklinde anlatılmaktadır:
"Cennet takva sahiplerine, uzak olmayarak yaklaştırılmıştır. İşte size va'dolunan, gördüğünüz şu Cennet'tir ki, O, Allah'ın taatına dönen onun (hudud ve ahkâmına) riayet eden çok esirgeyici Allah'a bütün samimiyetiyle gıyâben saygı gösteren, hakkın taatına yönelmiş bir kalble gelen kimselere aittir. "
(Kâf, 31-33)
"Tövbe edenler, iyi amel ve harekette bulunanlar öyle değil. Çünkü bunlar hiç bir şeyle haksızlığa uğratılmayarak Cennet'e, çok esirgeyici Allah'ın kullarına gıyâben va'd buyurduğu Adn Cennet'lerine gireceklerdir. Onun vadi şüphesiz yerini bulacaktır. Orada selâmdan başka boş bir söz işitmeyeceklerdir. Orada sabah, akşam rızıkları da ayaklarına gelecektir. O, öyle Cennet'tir ki biz ona kullarımızdan gerçekten müttakî olanları vâris kılacağız. " (Meryem, 60-63)
Cennet, bu dünyada yapılan iyiliklerin ahirette Allah tarafından verilen karşılığıdır.
Kur'an'da Cenâb-ı Allah şöyle buyurmaktadır:
"Adn Cennetleri vardır ki altlarından ırmaklar akar. Onlar orada ebedî kalıcıdırlar. İşte günahlardan temizlenenlerin mükâfatı." (Tâhâ, 76)
Kaynaklar: 1) Cennet, Durak PUSMAZ, Şamil İslam Ansiklopedisi2) Cennet, A. Hamit Özyayla, İlkadım Dergisi, Eylül 2004
cennetlikleri anlatan ayet ve hadisler
zümer 73 74
hicr 47-48
tur 21
nisa 69-70
duhan 56
mutaffifin 22-24
tur 24
zuhruf 71
vakıa 22- 24
saffat 48-49
rahman 58
ankebut 58-59
gaşiye 12-16
rahman 54
kıyamet 22-23
hz muhammed (sav) cennetliklere cennette şu şekilde nida edilecegını belirtmiştir. artık sağlıcakla kalıcaksınız, asla hasta olmayacaksınız.artık hep yasayacaksınız,artık sizler ölümsüzlersiniz. asla ölmeyeceksiniz.artık hep genç kalacak hiç yaşlanmayacaksınız, artık hep nimetlendirileceksiniz,hiç sıkıntıya düşmeyeceksiniz.
ebu hüreyre (r.a.) hz. Muhammed (s.a.v.)'in şöyle söylediğini rivayet etmiştir: her kim cennete girerse nimet ve naz içinde müreffeh ve hoş hali olur. kendisine hiçbir sıkıntı vedarlık dokunmaz.elbisesi eskimez ve gençliği gecmez. cennette hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir insan klbinegelmeyen nimetler var dır (müslim)
hac 23
tur22
mutaffifin 25-28
muhammed 15
Usâme b. Zeyd, Hz. Peygamberin şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:Cennet için hazırlanan var mıdır? Cennette tehlike yoktur. Kabe'nin rabbine yemin ederim, cennet, parlayan bir nur, sallanan bir reyhan, sağlamca yapılan bir köşk, akan bir nehir, çok ve olgun meyva, süsler içerisinde güzel bir kadın, bir makamda ebedî olarak nimet, güzel, sağlam ve yüce bir yurtta bir parlaklıktır.- Biz cennete hazırlananlarız!- inşâallah deyiniz. Bir kişi Hz. Peygambere "Cennette at var mıdır?' dedi. Hz. Peygamber şöyle dedi.Eğer atı seversen sana kırmızı yakuttan yapılmış bir at verilir ki seni cennetin istediğin yerine uçarak götürür. Başka bir kişi Hz. Peygamber'e 'Deve hoşuma gider, acaba cennette deve var mıdır?' diye sordu. Hz. Peygamber şöyle dedi: Ey Allah'ın kulu! Eğer cennete girersen orada nefsin neyi ister, gözün neden hoşlanırsa sana verilir.292Ebû Said el-Hudrî, Hz. Peygamberin şöyle buyurduğunu rivayet ediyor: Cennete giren kişi istediği zaman ona çocuk olup meydana gelir. Çocuğun hamli, annesinden doğması, büyümesi bir saatte olur.293 Cennet ehli cennette istikrar bulduğunda arkadaşlarını zi-yaret etmek ister. Bunun üzerine birinin tahtı diğerinin tahtının yanına varır. Bir araya gelirler, konuşurlar. Dünyada aralarında olanlardan bahsederler; biri diğerine 'Ey kardeşim! Falan gün, falan mecliste Allah Teâlâ'ya bizi affetmesi için yalvardığımızı hatırlıyor musun? O da bizi affetti'der.294 Cennet ehlinin bedenleri, yüzleri kılsız, renkleri beyaz, saçları kıvırcık, gözleri sürmeli, otuz üç yaşında, Âdem'in (a.s) yaratılışı üzere uzunlukları altmış, genişlikleri ise yedi zira'dır.295 Cennet ehlinin derecesi en düşük olanının 80.000 hizmetçisi, 72 tane zevcesi vardır. Kendisine yakut, inci, zebercetten yapılmış bir kubbe dikilir. Kubbesi Gabiye ile San'a arası kadar geniştir. Onların başlarında taçlar vardır. O incilerin en azı doğu ile batı arasını aydınlatacak kapasitededir.296 "Narları kovalar gibi, nehirleri kokusuz sudan, bir kısım nehirleri tadı bozulmamış sütten bir kısım nehirleri süzülmüş baldandır. Onu süzen insanlar değildir. Bir kısım nehirleri, içenlere lezzetli gelen şaraptandır ki bu şarap akılları gidermez. Bu şaraptan başlar ağrımaz. Cennette hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın duymadığı ve hiçbir beşerin kalbine gelmeyen nimetler vardır. Cennet ehli nimetlenen padişahlardır. Otuz üç yaşındadırlar, hepsi yaşıttırlar. Uzunlukları altmış zira'dır. Gözleri sürmeli, yüzleri ve bedenleri kılsızdır. Azaptan emin olmuşlar, cennet yurdunda mutmaindirler. Cennetin nehirleri yakut ve zebercedden yapılmış yerlerin üzerinde akar. Onun duvarları, hurmaları ve bağları incidendir. Meyvelerini ancak Allah bilir. Onun kokusu 500 senelik bir mesafeden hissedilir. Cennet ehli için cennette atlar ve süratli yürüyen develer vardır. O develerin eğerleri yakuttandır. Cennet ehli birbirlerini ziyaret ederler. Hanımları ela gözlü hurilerdir. Sanki o huriler, korunmuş yumurta gibidirler. O kadınlardan biri, iki parmağıyla tutup yetmiş hulle giyer. Onun ilikleri, o yetmiş hüllenin altından görünür. Allah Teâlâ ahlâklarını çirkinlikten, bedenlerini ölümden temizlemiştir! Cennette sümkürmez, bevletmez ve büyük taharet yapmazlar. Ancak onların yaptığı geğirmek ve misk (gibi ter) sızıntısıdır. Onlar için sabah akşam cennette rızık vardır. Gündüz geceye, gece de gündüze hücum etmez. Cennete en son giren ve derece bakımından en az olan bir kimsenin gözüne, mülkünde yüz senelik bir mesafeye kadar genişlik verilir. Altın ve gümüşten yapılmış köşkler, inciden yapılmış çadırlardadırlar. Ona gözü alabildiğine genişletilir. O, en yakınma bakabildiği gibi en uzağına da bakar. Onların yanlarında altından yapılmış yetmiş bin tabak dizilir. İkinci yemekte de aynısı vardır. Her tabakta, diğerinde olmayan bir renk vardır. Yiyen, ilk yemeğin tadını aldığı gibi son yemeğin tadını da alır. Cennette bir yakut vardır ki onda 70.000 yurt bulunur. Her yurtta 70.000 ev! Onda ne bir yarık, ne de bir delik vardır".298 Mücâhid şöyle diyor: 'Cennet ehlinin, mertebe bakımından en düşüğü kendisine verilen mülkte bin sene yürür. O mülkün en yakın yerini gördüğü gibi en uzak yerini de görebilir. Mertebe bakımından en yüceleri ise sabah ve akşam rabbinin cemâline bakar'. Said b. Müseyyeb şöyle demiştir: "Cennette huriler vardır. Onlara 'el-i'nâ (ela gözlü) denir. O huri yürüdüğünde onun sağında ve solunda 70.000 cariye yürür. O huri İyiliği emreden ve kötülüğü yasaklayanlar nerede?' der". Yahya b. Muaz şöyle demiştir: 'Dünyayı terketmek zordur. Cenneti elden kaçırmak daha zordur! Dünyayı terketmek cennetin mehridir'. Yine şöyle demiştir: 'Dünyayı istemede nefislerin zilleti vardır. Âhireti istemede izzeti vardır. Hayret o kimseye ki yok olanın talebinde zilleti kabul eder. Bâkî kalanın talebinde izzeti bırakır'.
291) İbn Mâce ve İbn Hibban
292) Tirmizî
293) İbn Mâce, Tirmizî
294)Bezzar
295)Tirmizî, (Hz. Muaz'dan hasen olarak)
296) Tirmizî
297) Salebî, Tefsir
298) İbn Ebi Şeybe

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder